29 Aralık 2013 Pazar

77 kitaplık yılbaşı çekilişimizdeki kitapları tanıyalım - Altın Bilek Yayınları

 
2014'e bu kadar az kalmışken RKBT olarak kitapseverlere verilecek en güzel yeni yıl hediyesinin kitap olduğunu düşündük ve böylece bu çekiliş fikri ortaya çıktı. Sağ olsun yayın evleri de bu fikrimize destek olup gerçeğe dönmesini sağladılar. Katılan tüm yayınevi ve yazarlara katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz. 

Ahmet Karayün, 
Altın Bilek YayınlarıArkadya Yayınları, Arunas Yayıncılık, Aspendos Yayınevi, Delidolu, Destek Yayınları, Dex Plus, Eksik Parça Yayınları, Emrah Özdemir, Feniks Kitap, İthaki Yayınları, Martı Yayınları, Maya Kitap, Orkinos Yayınları, Panama Yayıncılık, Parodi Yayınları, Yabancı Yayınları




Muhteşem Ambersonlar 
Booth Tarkington, Amerikanın sanayileşen toplumuna getirdiği eleştiriler ve insan ilişkileri konusundaki yüksek duyarlılığı bir araya getirdiği 50ye yakın kitap yayınlamış ve Pulitzer Ödülünü iki kez almayı başarmış 3 yazardan biri olmuştur. Orson Welles tarafından senaryosu da yazılan bu kitap, 2 kez de filme uyarlanmıştır. Muhteşem Ambersonlar, yazarın en çok ilgi gören ve Pulitzer Ödülü almasını sağlayan romanıdır. Yazın kalitesi olarak çok üstün bir yerde görülen bu eser, özellikle başkahramanı George Amberson Minaferin yaşadığı dramı ve yaşamındaki yıkıcı değişimi kucaklayabilmesini anlattığı enfes bölümleriyle, yüzbinlerce okurun kalbinde taht kurmuştur.

Güçlü ve zengin bir ailenin tek erkek çocuğu olarak oldukça şımarık ve başına buyruk yetiştirilen ve bilhassa annesi Isabel tarafından çok şımartılan Georgie, derin ama temkinli bir aşka tutulur. Bu sırada yaşamdaki durumu da tersine dönmeye başlar. Ailenin zamana ayak uyduramayışı ve giderek azalan gelirleri yanında, bir de miras kavgasının başlaması, ailenin sonunu hazırlamaktadır. Dedesi Albay Ambersonun vefatının ardından, borçlar yüzünden tüm mal varlığı satılır ve George ile halası kelimenin tam anlamıyla sokakta kalırlar. Yaşam, artık başka bir yüzünü göstermektedir onlara. Âşık olduğu kızın babası da kendi annesine âşıktır ve buna öyle bir tepki göstermiştir ki, aynı zamanda aile dostları da olan bu adamın yardımına gerçekten ihtiyacı olduğu halde gururuna yediremez ve aç kalmak pahasına, hep yaptığı gibi kafasının dikine gider. Bu asi genç, zamanla yaşamın bir kahramanı haline gelirken, bir yandan da tüm ülke ve ilişkiler de değişmektedir. Tüm eserleriyle yayın programımızda yer alacak olan Tarkingtonı seveceksiniz...


İçimizdeki Kelebek 
Yaşadığımız her olay, yeni bir yaşamsal dönemeçtir ve bizi adeta yeni bir yaşama bağlar. Sanki bir yaşamın içinde birden fazlasının izleri var gibidir. Yaşamdaki hem mutluluklar hem de travmalar, bize aydınlık ve karanlık seslerimizin haklılıklarını gösteriyor. Aldığımız her ders bizi içimizdeki o mucizevi parçaya doğru bir adım daha yaklaştırıyor. Ona yaklaştıkça maskeleri, unvanları, kimlikleri bırakıyoruz, yerine sadece sevgiyi koyuyoruz, sanki gözümüzün üzerindeki perde açılmaya başlıyor ve sonsuz güzelliklerle dolu bir dünyaya adım atıyoruz.

İçimizdeki Kelebek, yaşamınızdaki neon ışıklarını fark etmenizi sağlayacak ve yaşamdaki dönemeçleri, dönüşümleri daha iyi okumanıza faydalı olacaktır. 

İster birden fazla hayat olsun, ister tek bir hayattaki yaşamlar, yol hep aynı yere çıkıyor. Değiştirmek istediğimiz olay ve konular, içimizdeki yaratma gücü ve sevgiye sığınarak korkularımızla yüzleşip, öfke, kızgınlık gibi bizi aşağılara çeken duygularımızı dönüştürmekten geçiyor. Bu dönüşüm yolculuğunda ise en azından kontrolü tamamen elimize alıncaya kadar, meleklerimizin, rehberlerimizin yardımını alıyor, aydınlık ve karanlık seslerin yönlendirmeleriyle okyanusta yolumuzu buluyoruz. 

Ne zaman ki sihirli değneğimizin kalbimiz, sihrin ise zaten içimizde olan ışık olduğunu fark ediyoruz, o zaman kendi içimize attığımız her adımda, karanlıklar aydınlığa dönüşüyor, hayallerimiz ise hayatımıza.

Şimdi sihirli değneğinizi elinize alma vakti, meleklerin rehberliğinde içinizdeki kelebeği bulma vakti...



Mutluluğa Giden Yedi Yol 
Mutsuzluğun dalga dalga yayılmasının pek çok sebebi vardır. Bakın Dalai Lama bunun için neler diyor: "Sakin ve barış dolu bir zihinsel durumu koruyabilirseniz, sağlığınız kötü iken de mutlu biri olabilirsiniz. Olağanüstü zengin biri bile olsanız, yoğun bir öfke ve hiddet anında sahip olduklarınızın tümünü kırıp atmak da isteyebilirsiniz. O anda elinizdeki zenginliklerin hiçbir anlamı yoktur. Büyülü bir refah örtüsünün altında, hayal kırıklığına, gereksiz kavgalara, uyuşturucu ve alkol bağımlılığına kadar götüren ciddi ruhsal huzursuzluk vardır. Varlığın, zenginliğin, aradığınız tatmini ve neşeyi getireceğinin garantisi yoktur. Diğer yandan eğer içsel niteliğe, sakin, dingin bir ruha ve içinizde belirli bir dengeye sahipseniz dışsal olanaklarınız eksik olsa bile mutlu ve neşeli bir hayat yaşamanız mümkündür." 

Peki ya siz? Mutlu bir insan mısınız? Mutluluğun sırrını mı arıyorsunuz yoksa?

İşte bu kitapta, modern psikolojinin size vereceği tavsiyeleri bulacaksınız.



Özgür Ruh Fini 

"Bir savaş daha Fini, bunu da kazanacaksın küçüğüm, dayanıklı ol."
Minik bir bedenin, özgürlük için çarpan kocaman bir yüreğin, iç burkan hikâyesi FİNİ.
Fabrikaya hapsedilmiş, zorla çalıştırılıp insanlık dışı bir hayata mahkûm edilen Fini kaderini yenmeye karar verir... Bu mücadele, onu yaşamının hiç bilmediği taraflarına götürür. 
"Sadece düşüncelerin hayatta kalıyor Fini.
Düşüncelerini senden almalarına izin verme.
Kim olduğunu unutma Fini.
Bana verdiğin sözü unutma Sen tüm bunlara dayanacaksın küçüğüm."
Her türden zulmü, ezilmeyi, köleleştirilmeyi reddeden insanların distopik ve biraz da fantastik hayatta kalış öyküsü...
Dimitris Mamaloukasnın kaleminden eşsiz bir insanlık dramı; bir başyapıt. Özgürlük tutkusu hiç bu kadar çarpıcı anlatılmamıştı...




Gizemli Ev 
Polisiyede ustaların ustası, üstatların ilham kaynağı...
Bir yabancı, "editör" ile görüşmek için Londrada küçük bir yayınevinin ofisine gider. Editörün yüzü bir örtüyle tamamen sarılmıştır. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve elit kesime dair güçlü bir dedikodudan fazlasını kafaya koydukları kısa zamanda açığa çıkar. Şantaj ve fırsatçılık gündemdedir. Gizli polis şefi T.B. Smithin evinden biraz uzakta yaşayan milyoner Bay Farringtonun kapısında iki adam ölü bulunduğunda, artık şantaj bağlantılarının ortaya çıkması yakındır. 
Bu adamları şantajcı mı vurmuştu? 
Ya da kim gerçekten göründüğü gibiydi?..
Tüm sırların hem kaynağı hem de saklandığı yer olan Gizemli Ev, çevresinde örülen entrikalar ve tüm bunların içinden çıkmaya çalışan, zeki, nüktedan, pratik zekâlı ve uyanık Poltavo... 
Tam adı Richard Horatio Edgar Wallace olan yazar, yazdığı 175 romanın 160 tanesi sinemaya uyarlanmış, King Kong gibi efsanevi bir öykü ve William Tell gibi bir halk kahramanı yaratmayı başarmış, geçtiğimiz yüzyılda Amerikanın gerçek çoksatar yazarı olmuş güçlü bir kalemdir. Yazdıklarıyla Stephen King, Scott Turow, Michael Connolly ve Lee Child gibi usta yazarları etkilemiş olan Wallace, Amerikada, polisiye kitaplar konusunda Sherlock Holmesün yaratıcısı Conan Doyle ve Hercule Pariotun yaratıcısı Agatha Cristie kadar saygın ve popülerdir. Ölümünün otuzuncu yılı anısına The NewYork Times gazetesinde yayınlanan özel biyografide, "O olmasaydı, bugünün pek çok polisiye-gerilim yazarı henüz kurguda emekliyor olurdu," diye yazılmaktadır. 
Gizemli Ev, Wallaceın hayal gücüyle ördüğü muhteşem kurgu dünyasına adım atmak için bulunmaz bir fırsat...




Zaman Temsilcisi 
Hayatınızda hiç, seçtiğiniz bir zaman dilimine seyahat edebilmeyi düşlediğiniz oldu mu? Ya da Antik Romada, büyük yangın sırasında 17. yüzyıl Londrasında veya şu meşhur vahşi batıda bir haftalık bir gezinti yapabilseydiniz neler yapardınız, hiç düşündünüz mü?

Bunlar size ilgi çekici geldiyse, Zamanda Seyahat şirketinin size sunduğu büyülü gezilere hoş geldiniz...

Geoffrey Stamp, 21. yüzyılda yaşayan sıradan biriydi. Ta ki kendisi, bulunduğu dönem için bir Zaman Temsilcisi olarak seçilene kadar... Bir anda yaşamı, geri dönüşsüz bir şekilde değiştiği gibi, bin yıl sonraki torunlarının yaşamı da onun kararlarına ve cesaretine bağlanmıştı...

Zamanda yolculuk, uzaylı istilası, zamanda gezen turistler, zaman korsanları, ihanet, despotluk ve tabii aşk… Bilim kurgu türünün, son dönemde yazılan en özgün ve en zengin kurgularından biri... Soluksuz okuyacağınız bir macera sizleri bekliyor...

Kim bilir, belki de dinozorları yok eden göktaşından kaçma heyecanı sizi bekliyordur...





Le Chic Butik 
Avrupalı yüz binlerce kadın yanılıyor olamaz...

New Yorkta üç arkadaş: Dori, Jesi ve Irene. Her şeye hazırlar ve sürekli Bay Doğruyu aramaktalar.
LeChic Butikin açılışına davet edildiklerinde kendilerini bir sürprizin beklediğini biliyorlardı. LeChicin devrim yaratacak yeni bir konsepti vardı: Erkek satmaktaydılar! Hem de her biçimde, her bedende, her renkte ve her kişilikte erkekleri vardı. Kadınlar, müstakbel eşlerini hazır alabilirler ya da kendilerine uyacak şekilde özel yaptırabilirlerdi. Her ne kadar alışılmadık bir durum olsa da üçlümüz hemen istedikleri erkekleri aramaya koyulurlar. Ancak dikkatli olun, her zaman istediğiniz ya da ihtiyaç duyduğunuz her şeyi satın almazsınız. Yanlış beden seçmişsinizdir, o renk size pek gitmiyordur ya da aldığınız belki hiç de sizin tarzınız değildir. Tabii ki çoğu kez aldıklarımızı eve getirmeden bunun farkına varamayız. Kıyafetler için geçerli olan bu durum erkekler için de geçerliydi.

Neyse ki LeChic, ürün değişimi hizmeti sunmaktaydı ve kahramanlarımız da bu hizmetten sonuna kadar faydalanacaklardı...

Öldüren Güzel


Dövme sanatçısı Star, bir sabah, günün ilk dövmesini yapmak için hazırlanırken, yaşadığı şehirde bir şeyler ters gitmeye başlamıştı. Belfastte yaşayanlar derin bir uykuya dalıyorlardı. İnsanlar sokaklarda ölüyor, ani ölümler de pek çok kazaya sebep oluyor, adım adım bir kâbus çöküyordu şehre. Tüm altyapı yavaş yavaş çöküyorken televizyonlar susmaya, uçaklar yerlerinden kalkmamaya başladıklarında, şehri bir hayalet korku teslim alıyordu.

Kıyamet yaşanmaya başladığında, sağ kalan bir grup kahraman, hayatları pahasına da olsa, insanlığı kurtarmak ve ölümün nefesini şehrin üstünden kaldırmak için çabalamaya karar verdiler. Ama yaşamlarında gördükleri en korku, hayal kırıklığı ve öfke dolu kitleyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Ölümün üstesinden gelemeyeceklerini anlayan bu kahramanların yaşama tutunuşları ve ölümden kaçış maceraları, hayal edebileceğinizden daha öte bir kaos sunuyor size.

İlk romanı SALGIN ile okurunu bambaşka insanların, ölü insanların dünyasına götüren yazar, Öldüren Güzelde de okurunun zihninde bir zombi evreninin kapısını açıyor.



Cenk Kayakuş - Piri Reis'in Sırrı

Türk tarihinin en önemli karakterlerinden biri olan ve çizdiği dünya haritası ile ünlenen Piri Reis’in yaşamının son yıllarında, dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle büyük bir hazinenin peşine düştüğü ortaya çıkar. Öte yandan da gizemli bir tarikat bu keşfin üzerine harekete geçer ve konuyla yakından ilgili olan ünlü bir tarih profesörünü kaçırır.
Piri Reis, 1513 tarihli ünlü haritasının ortaya çıkan parçasında bu hazine ile ilgili ipuçları bırakmıştır ve tarihin seyrini değiştirecek bir keşfin yapılması işten bile değildir. Hakan Geda, elindeki ipuçlarını birleştirmeyi başardığında, tarihin derinliklerine uzanan tehlikeli bir maceranın tam ortasına düştüğünü fark eder.
Peki ya hazinenin peşinde olan tarikat üyelerinin gücü, Hakan’ın önüne geçecek ve bu keşfi engellemeye yetecek mi?

Önce İstanbul’dan Antalya’ya, oradan da Hint Okyanusu’na kadar uzanan soluk kesici bir macera daha sizi bekliyor. Cenk Kayakuş, bu dördüncü romanında yine tarihin tozlu sayfalarına saklanmış derin bir sırra dikkat çekiyor ve okurlarını gizemle sarmalanmış muhteşem bir maceraya davet ediyor.

Piri Reis'in Sırrı çok katmanlı kurgusuyla, son sayfasına ulaşmadan elinizden bırakmak istemeyeceğiniz bir roman. Çok yakında sizlerle...


Mahremiyet
1691 yılının Floransa’sı…Rönesans daha gerçekleşmemiş, kentler büyük bir karanlık altında, herkes şüpheli, her şey yasak ve özgürlük ise ölümüne korkulan bir halde… Aydınlanma dönemi artık çok yakın ve toplumda bunun izlerini okumak mümkün olsa da, bilgi hâlâ en büyük güç ve sadece çok küçük bir zümrenin elinde… 
Büyük suçlamalarla baş etmek zorunda kalan Geatano Zummo ise tüm bu karanlığın ortasında, kafasında aydınlanma fikirleri olan ama zor durumda kalan bir adam. Yirmi yaşındaki güzel kölesini önce serbest bırakmak, sonra da onu korumak adına hayatını ortaya koyan büyük bir kahraman… Kölesine duyduğu aşk, engizisyonun baskısı, siyasi çevrenin harareti, komplolar ve sonu gelmeyen entrikalar…
17. yüzyıl Fransa’sında geçen soluk kesen bir öykü, içinizi titretecek bir aşk hikâyesi, ayak oyunları, entrikalar ve ihanetlerle dolu bir çağın panoraması… Mahremiyet, adının aksine olmayan bir mahremiyeti ve bireysel dünyanın imkânsızlığını, aşkın karşı konulamaz halini ve cesaretin gücünü anlatıyor.



Kör Kuyu
Bir çocuk sahibi olabilmek için nelere katlanabilirsiniz?..

Nilgün aşksız bir evlilikte çırpınan bir kadındı ve kocası İbrahimden tek beklentisi bir çocuk sahibi olabilmekti. Yaşamı boyunca sevgiyi hiç tatmamış hiç kimse tarafından doyasıya sevilmediğinden kimseyi de doyasıya sevemeyen Nilgünün tek arzusu doyasıya sevebileceği bir evladının olmasıydı. Ancak Nilgün için bu pek de kolay değildi. Rahminde bebeğinin tutunmasına engel olan bir kusura sahip Nilgünün arayışı onu falcılardan hocalara oradan da doktorlara hastanelere taşıyacak ve sonunda istediği o çocuğa kavuşacak mıydı ?

Anne olmak için neleri feda edersiniz nelere katlanırsınız Annelik ruhunuzu nasıl bir ateşle doldurur Peki ya doğacağı kesin olmayan bir çocuk için hayatınızı ortaya koyup acılar içinde ölmeyi göze alabilir misiniz ?

İlker Balkan üçüncü romanı ile bizi hem bireysel hem de toplumsal olarak çok etkileyen bir konuya dikkat çekici bir nokta etrafında dolaşarak taşıyor. Daha ilk sayfadan okurunu saran anlatımı şaşırtıcı olay örgüsü ve yazarın güçlü dilsel kavrayışı ile Kör Kuyu okuruna sıradışı bir deneyim vadediyor..



Umut , Kadın ve Kristal Gül 

Hayatta, bana tutunacak kimse yoktu eskiden de, onun eksikliğini duymuyorum; ama benim de tutunacak kim-sem kalmadı artık. Hayat, benden aldıklarının yerine, ben-den başka bir şey koymadı hiç. Yaman bir güneşin titrek dalgalarında aradığım huzur bile, bir karganın sesiyle bozuluyor her sabah. Ben, gitmekle kalmak arasındaki çizgide ge-çirdim yaşamımın çoğunu. Son bir senedir, yatak odamızın kapısından içeri almıyordu beni karım. Çocuğum, daha "baba" derken öğrenmişti "kaka" demesini ve bunları birleştirerek söylemesini. Mavi pabuçlarının ponponlarından baş-ka hiçbir şey yok şimdi ondan bana kalan. Yüzünü bile görmedim zaten kaç zamandır. 
Ben tükendiğimde ne olacak. Asıl olan ne menem bir şeydir ki, bana hiç uğramadı. Zamanında elimde olup da, şimdi yalnızca geçmişimde, tümlenmiş duygularda, kesişen anılarda olan o kadar çok hasretlik sevdam var ki... Kanıma girip de ruhumu derin sızılarda inleten kalp ağrılarım da bana aşkın ne derece kuvvetli ve ne derece zayıf olduğunu gösterdi. Kendimle zıt yüklü kutupların ortak çekim alanında kim var kim yoksa, yarattığım itkiyle yere serilip, ardımdan bir dolu küfür yağdırdılar senelerdir.



Tufanda Aşk Ezgileri 
Bir zamanların dillere destan aşklarına özendiği halde post-modern aşklarda huzursuzluğa, tatminsizliğe ve mutsuzluğa yelken açanların çokluğunu hatırlayarak başlayın okumaya bu romanı. Platonik bir aşktan gerçek bir aşka uzanan bir geçiş sürecini okurken, yaşadıklarınızı da düşünün ve kendinize mutluluk için nedenler üretmeye, huzuru ve yaşama sevincini geri kazanmaya bakın. 

Hayranlık duyduğunuz insan en sevdiğiniz kişi haline gelmeye başladıkça, içinizde büyüyen, kabaran o deli duyguları anımsayarak yalnızlıklarınızın da mutsuzluklarınızın da geçiciliğine şöyle bir inanın ve romanı okumayı sürdürün. Hep beklediğiniz o mutluluk çok yakınınızda belki de. 

İlker Balkan, güçlü kalemi, kendisine has söyleyiş tarzı ve sarsan paragraflarıyla, sizi saracak ve kalbinize dokunacak bir mutluluk ütopyası anlatıyor...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder